14 Eylül 2014 Pazar

Yeni Oyunumuz Çok Yakında

www.fabrikasanat.com
GÜLMEK İÇİN HİÇ BU KADAR NEDENİMİZ OLMAMIŞTI…
Uzun zamandır çocuklarımız için oyun ürettiğimizi ve artık yetişkin olmuş fakat hala içindeki çocuğu kaybetmediği için tiyatro izlemeyi ihmal etmeyen seyircilerimizi ihmal ettiğimizi farkettik. Geçtiğimiz sezonun sonunda, yönetmenimiz Bülent Acar öncülüğünde bir oyun seçip çalışmaya başlamıştık. Bu oyun bize, kabaca 50 yıl önce kaleme alınmış olmasına rağmen, günümüz koşullarında gülmek için kendimizi hiç de zorlamamıza gerek olmadığını gösterdi...
Tiyatro Lokomotif ile ortak çalışmamız olan Slawomir Mrozek imzalı "AÇIK DENİZDE" adlı oyunun provalarına tekrar başladık. Yeni sezonun yeni oyunlarından biri olacak bizim için...
Yazan: Slawomir Mrozek Yönetmen: A.Bülent Acar Oyuncular: Ali GürenÖzlem Durmazİnan AmbarkütükEngin Özyürek, Dekor: A.Bülent Acar Kostüm: Meltem Yıldırım Müzik: A.Bülent Acar Asistan: Senem Ağtaş Işık: Safa Yiğit Yalkın Proje Koordinatörü: Cihan Aydın
Slawomir Mrozek ve Oyun Üzerine:
A. Bülent Acar
Aynı zamanda gazeteci ve karikatürist olan 1930 Polonya doğumlu çok yönlü yazar Slawomir Mrozek, tiyatro oyunları yazmaya 1950’lerin sonlarında başlar. 1963 yılında Fransa’ya yerleşip 1996’da ülkesi Polonya’ya dönene dek birçok Avrupa ülkesinde, A.B.D ve Meksika’da bulunur. 2013 yılında hayata veda eden yazar, 2007 yılında makalelerinden derlenmiş bir seçkiyi “Ne olur ne olmaz, herkese elveda” temalı bir önsözle sunmuştur.
Oyunlarında grotesk, absürd, satir ve parodiyi şaşmaz bir incelikle kullanır. İnsan ilişkilerini ve insanların genellikle bir diğerini manipule etmek için oynadıkları oyunları yoğun ve detaylı bir şekilde inceler. Mrozek’in oyunlarını absürd oyunlar kategorisinde değerlendirmek gayet yerinde olacaktır. Kırka yakın oyunu bulunan, en popüler oyunları Tango (1964) ve Sığıntılar (1974) olan Mrozek, erken dönem oyunlarından Açık Denizde’yi 1961 yılında kaleme almıştır.
Açık denizde, yaklaşık dört metre kare bir salın üzerinde, Büyük, Ortanca ve Küçük olarak anılan üç kişi vardır. Salda ayrıca bir masa, bir sandalye ve Büyüğe ait, içinden ne çıkacağı belli olmayan esrarengiz bir tahta valiz bulunmaktadır. Bu üçlünün tek düşündüğü şey karınlarını doyurmaktır. Ve bunun için her şeyi göze alabilecek durumdadırlar.
Bir çok oyununda olduğu gibi Açık Deniz'de de Mrozek, şu üç grubun çatışmasını ortaya koymaktadır: Aslında bir kukla olmaktan öteye gidemeyen entelektüeller, düşünmeyen ve yalnızca kaba kuvvete dayalı eylemlerde bulunan sersemler, ve toplumsal gerçekliği istediği gibi şekillendiren ideologlar. Mrozek’te böylesi bir üçlü arasındaki çatışma, ideoloğun isteklerini yerine getiren sersemin entelektüeli kurban etmesiyle sonlanır.

9 Eylül 2014 Salı

17. Uluslararası İstanbul Kukla Festivali Ekimde

www.fabrikasanat.com
Uluslararası İstanbul Kukla Festivali kukla sanatını tanıtmakta ve yaygınlaştırmak amacıyla kurulmuş özel bir festivaldir. Festival 1998 yıllında kurulduktan sonra Japonya'dan Brezilya'ya kadar bir çok topluluğu ve değişik teknikleri kullanan kukla gruplarını konuk etmiştir.
Bu sezon on yedincisi düzenlenecek olan festival 16 – 26 EKİM 2014 tarihleri arasında gerçekleşiyor. İşte izleyebileceğiniz yapımlardan bir kaçı:
St. Peterburg Devlet Kukla Tiyatrosu (St. Petersburg State Puppet Theatre) Çirkin Ördek Yavrusu sahneleyecek. Oyunda, H. C. Andersen’in en sevilen hikayelerinden biri seçkin Rus kuklacılarının inanılmaz kukla yetenekleriyle gözler önüne seriliyor.
İspanya'dan Cia. Zero en Conducta, Nymio adlı oyunla katılıyor. Oyun, beden kuklası ve jest tiyatrosunun bir araya getiren bir çalışma. Kuklacı, hem ellerinin imkânları hem de onun bedenine ve zihnine yansıyan etkilerini keşfeder. Bu oyunda masa kuklası, “gizli el” ve dijital dans gibi teknikler yeniden icat ediliyor.
Festival yönetmeni Cengiz Özek ve Polonya’dan Puppet and Actor Theatre Kubus, ortak bir proje kapsamında Bruno Schultz’un “Tarçın Dükkanları” adlı oyununu hazırlanıyor. İyi geçen provalar sonunda oyun artık Kukla Festivali'ne hazır durumda!
Daha fazla oyun hakkında bilgi almak istiyorsanız festivalin facebook sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Zaten bu haberimizin kaynağı da bu sayfa...
Merakla ve heyecanla bekliyoruz...

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Kulübemizi İnşa Ediyoruz

www.fabrikasanat.com
ÇALIŞMAK DA ÇALIŞMAK!

Bir oyuncu için en önemli şey, oyununu oynadıktan sonra seyircisi tarafından hunharca alkışlanmaktır. Bu hülyaya ulaşabilmek elbette kolay değil. Yetenek, bilgi, birikim, deneyim, çalışmak da çalışmak böylesi bir başarıyı elde edilebilmemiz için sahip olmamız gerek şıklar.

Ne kadar geliştirilebilir olsa da "yetenek" şıkkına pek fazla müdahale edemiyoruz.

"Bilgi, birikim ve deneyim" şıkları da sonda yer alan "çalışmak da çalışmak" şıkkına bağlı maalesef. Maalesef diyorum çünkü bizi en fazla zorlayan şık bu. Biz nasıl çalışabiliriz bir bakalım:

Öncelikle düzenli olarak perde açan bir tiyatromuzun olması gerekiyor. Ya da düzenli bir dizide devamlılığı olan bir rol almalıyız. Deneyimin ve de birikimin olabilmesi için düzenli bir işimizin olması şart. Ki bu deneyimleri birikime dönüştürürken karşımıza çıkan sorunları çözebilmek için araştırmalar yapıp bilgimizi de arttırabilelim. Bilindiği gibi pratikten kopuk bir teorik çalışma yapılamaz. Yapılsa bile sonucunda edinilecek bilgiler beynimizin çöplüğünde yok olmaya mahkum olacaktır. Oyuncuların büyük bir bölümünün maalesef böylesi bir işte çalışamadığını biliyoruz. İnanın bu hiç de kolay değil. Biz kendi tiyatromuzda canla başla hazırladığımız oyunlarımızı seyirciyle buluşturmanın yollarını zorlayarak bir şekilde sahnede olmayı başarıyoruz. Yani "çalışmak da çalışmak" şıkkının gerekliliklerinden birini yerine getirebiliyoruz. Fakat bilgi, birikim ve deneyimlerimizi arttırmak için başka bir çalışma şekline daha ihtiyacımız var. Sahnelemek istediğimiz oyunlara yönelik yaptığımız çalışmalar dışında kendi başımıza gerçekleştirmemiz gereken oyunculuk çalışmaları.

Herhangi bir oyunun sahnelenmesine yönelik olmayan, çeşitli tiyatro ve oyunculuk tekniklerini deneyebileceğimiz atölye çalışmaları yapmamız gerekiyor. Daha önceden edindiğimiz bilgileri unutmamak ve onları da kullanarak yeni bilgiler kazanmak için tıpkı bir müzisyen gibi kendi ensturmanımız üstünde pratik yapmalıyız. İşte işin bu kısmında ilkinden daha çok zorlanıyoruz. Sonuçta tiyatro kollektif bir iş; yani tek başımıza pratik yapmamız söz konusu bile değil. Birlikte çalışmaya istekli kalabalık bir oyuncu grubunu toplamayı başardık diyelim. Ama eğitim çalışmaları yapmak için yeterli genişlikte bir mekan ihtiyacı ortaya çıkıyor bu sefer. Kendine ait sahnesi olan tiyatrolar için bu bir sorun değil. Ama sahnesi olmayan tiyatroların sayısı sanırım diğerlerinden daha fazla. Sadece, bir oyun çıkarmadan önce evlerimizde yada sahnesi olan arkadaşlarımızın mekanlarında kısa süreli tiyatro çalışmaları yapabiliyoruz o kadar. Bu yüzden de sürekli cepten yiyoruz. Son bir kaç yıldır tartıştığımız ve çözüm aradığımız konu bu oldu. Ve sonunda bir çözüm bulduk.

Rahat rahat, ferah ferah, geniş geniş çalışmalarımızı yapabileceğimiz bir mekanımız var artık. Gücümüze güç katan yeni yol arkadaşlarımızla birlikte kulübemizi inşa ediyoruz ve bir kaç haftaya hazır olacak. Burasını sadece prova yapmak için kullanmayacağız elbette. Kedimizi ve tiyatromuzu geliştirme çalışmaları yapmamak için artık bahanemiz kalmadı. "Çalışmak da çalışmak" şıkkının gerekliliklerinden ikincisini ve aslında en önemlisini başarmamız için önümüzde hiçbir engel kalmadı. Tek eksiğimiz biraraya gelebileceğimiz bir mekandı. Şimdi tek yapmamız gereken ise kendi kulübemizde "çalışmak da çalışmak"!  

İnan Ambarkütük

13 Ağustos 2014 Çarşamba

ASSİTEJ'in Gazze Filistin ve İsrail Çocukları İçin Çağrısı

www.fabrikasanat.com

Uluslararası Assitej Yönetim kurulu son dönemlerde Gazze’de ve tüm dünyada çocuk haklarına yönelen ihlallerle ilgili bildiri yayınladı. Assitej Türkiye Merkezi’nden Özgehan Uştuk tarafından Türkçe’ye çevrilen metin aşağıdaki gibidir:
“ASSITEJ Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Birliği Yönetim Kurulu olarak, dünya liderlerini, Gazze, Filistin, İsrail ve dünyada şiddetin hakim olduğu diğer yerlerdeki çocukların korunmalarını talep etmeye çağırıyoruz.
ASSITEJ dünyanın her yerinde çocuk haklarının korunmasının önemine inanmaktadır ve kendini, yaşam, hayatta kalma ve gelişme haklarını da kapsayan dört ana prensip üzerine kurulan 1989 Çocuk hakları sözleşmesine adamıştır. Biz, tiyatro ve sanatı bir araç olarak ele almakta ve bu araçla çocukların hayatın onlara sağladıklarını dolu dolu tecrübe edebilmeleri için çalışmaktayız. Tüm dünyada 90′dan fazla ülkede üyeleri olan uluslararası bir kurum olarak her yerde çocukların korunması ve çocuk haklarının savunulmasına ilişkin bağlılığımızı açıkça belirtmek isteriz.
ASSITEJ Yönetim Kurulu olarak, tüm üyelerimizden Birleşmiş Milletler’e, çocuklara yönelik bu şiddetin bir an önce durdurulması isteğiyle çağrıda bulunmalarını talep etmekteyiz. Biz, Gazze’nin, Filistin’in, İsrail’in ve tabii ki her yerdeki çocukların korunmalarını ve savaş ve şiddet sarmalının kurbanları haline getirilmemelerini istemekteyiz.
Bu insancıl amaç uğruna el ele vermeliyiz. Gelecek, şu anda çocuk haklarına yönelik pozitif yasaları yürürlüğe sokabilme becerimize bağlı durumdadır. Tüm liderleri ve sesi olan herkesi, tüm güçlerini çocuklara yönelik bu şiddetli saldırıların devam etmemesi adına kullanmaya davet ediyoruz.
24 Temmuz 2014
Yvette Hardie, Başkan – Güney Afrika
Marisa Gimenéz Cacho, Genel Sekreter – Meksika
Stefan Fischer-Fels, Başkan Yardımcısı – Almanya
Asaya Fujita, Başkan Yardımcısı – Japonya
Vigdís Jakobsdóttir, Başkan Yardımcısı – İzlanda
Roberto Frabetti, Sayman – İtalya
Adi Beeri – İsrail
Daniel H. Fernandez – Arjantin
François Fogel – Fransa
Sue Giles – Avusturalya
Nina Hajiyianni – Birleşik Krallık
Imran Khan – Hindistan
Diana Kržanic Tepavac – Sırbistan
Manon van de Water – Amerika Birleşik Devletleri / Hollanda”

Kaynak: http://www.assitej.org.tr/Haber.aspx?duyuru_id=47